Oniki İmam’ın dokuzuncusudur. Hicret-i Nebeviyye’nin 195.nci senesi (M. 810), Recep ayının onunda Cuma günü Halife Muhammed asrında Medine-i Münevvere’de dünyaya teşrif ettiler. İsmi şerifleri “Muhammed Cevad bin Ali bin Musa-i Kâzım bin Cafer-i Sadık bin Muhammed Bakır bin Zeynel Abidin bin Hüseyin bin Ali bin Ebi Talib”dir. Künyeleri: “Ebu Cafer”, “Sani”. Lakabları “Taki ve “Cevad”dır. Babası İmam-ı Ali Rıza (RA) Hz.leri, Valideleri Reyhane’dir (RA).
İmam-ı Muhammed Cevad Taki (RA) Hz.leri Resûlüllah (SAV) Efendimiz’in torunu olup, İmam-ı Ali (KV) Hz.leri ile Hz. Fatıma’nın (RA) evlatlarındandır. İmam-ı Şah Şehid-i Kerbela Hüseyin (RA) Hz.leri’nin torunlarından olduğu için “Seyyid”dir.
Bir gün halife Me'mun ava çıkarken, bir çocuğun oynadığı sokaktan geçti. Geçtiği esnada bütün çocuklar sokaktan kaçtı. Yalnız Hz. İmamı Taki olduğu yerden ayrılmadı. Bunun üzerine Halife Me'mun ona yaklaşarak: "Ey çocuk, bütün çocuklar kaçtığı halde, sen neden kaçmadın? diye sorunca, İmam-ı Taki (RA) Hz.leri: “Ey Emirül Mü'minin. Yol dar değil ki, kenara çekilip genişleteyim. Suçum yok ki, senden korkup kaçayım. Senin suçsuz kişileri incitmeyeceğine inanıyorum.” diye cevap verdi. Bu güzel yüzlü ve sözlü çocuk, halifenin hoşuna gitti. O’na: “Sen kimin oğlusun?” diye sorunca, İmam-ı Ali Rıza’nın (RA).” diye cevap verdi. Halife İmam-ı Ali Rıza (RA) Hz.leri’ni rahmetle andı. Halife bir müddet gittikten sonra av kuşu olan doğanı serbest bıraktı. Doğan bir süre sonra pençesinde yarı canlı bir balıkla geri döndü. Halife bu duruma şaşırdı. Av dönüşü yine aynı yoldan döndüler. İmam-ı Taki (RA) Hz.leri’nin bulunduğu yere gelen halife: “Ey Muhammed! Benim av kuşumun bu gün ne avladığını biliyor musun?” diye sordu. İmamı Taki Taki (RA) Hz.leri: “Evet ey halife. Allah-ü Teâlâ (CC) Hz.leri suda küçük bir balık yarattı. Halifenin av kuşu da bunu avladı ki, Resûlüllah'ın (SAV) sülalesinin kerametleri meydana çıksın.” diye cevap verdi. Me’mun hayret içinde İmam-ı Muhammed Cevad Taki Taki (RA) Hz.leri’nin yüzüne baktı ve: “Sen gerçekten İmam-ı Ali Rıza’nın (RA) oğlusun.” dedi.
İmam-ı Taki Taki (RA) Hz.leri’ne ihsan ve ikramlarda bulunarak onu yanına aldı. Bir süre sonra halife Me’mun meclisinde: “Kızım Ümmü Fadlı Muhammed Cevad'a (RA) vermek istiyorum. Sizler ne dersiniz?” diye sorunca, veziri ve yakınları: “Bu öksüze kızınızı nasıl veriyorsunuz?” diye sordular. Halife onlara; “Küçük yaşta ilim ve marifetine hayran kaldığım için kızımı ona veriyorum. Bağdat uleması arasında, ona cevap verecek âlim bulamıyorum.” dedi. Onlar yine muhalefet edince Halife: “En derin âlimlerden birini seçiniz. Muhammed Cevad (RA) ile imtihan ettirelim.” dedi. Muhalifler, ulema arasında en meşhur olan Yahya bin Eksem’i seçtiler. İmtihan günü bütün devlet erkanı ve meşhur âlimler geldiler. Hz. İmam-ı Muhammed Cevad Taki (RA) Hz.leri’nin ilmini anlayamayanlar, Yahya bin Eksem’e: “Senden Muhammed Cevad'ı (RA) yenmeni istiyoruz.” dediler. Halife Me’mun, Hz. İmam’ı (RA) sağ yanına, Yahya bin Eksem’i de sol tarafına oturtarak Yahya bin Eksem’e: “Sen yaşlı olduğun için önce sen sor.” dedi. Yahya bin Eksem çeşitli ilim dallarından yüze yakın soru sordu. Hz. İmam (RA) hepsinin cevabını eksiksiz verdi. Yahya bin Eksem sükut etti. Halife Hz. İmam’a dönerek: “Sen Yahya bin Eksem’e bir soru sor.” dedi. Hz. İmam (RA) Yahya bin Eksem’e dönerek: “Ya Yahya! Sabahın erken saatlerinde bir adam bir kadına bakınca bu bakış haram oluyor. Kuşluk zamanı aynı erkek aynı kadına bakıyor, bu bakış helal oluyor. Öğle zamanı olunca bu erkeğin bu kadına bakması haram, ikindi zamanı gelince helal oluyor. Akşam olunca tekrar haram, yatsı zamanında yine helal, gece yarısından sonra tekrar haram oluyor. Şafak vakti tekrar helal oluyor. Bu hanım, bu erkeğe bu zamanlarda neden helal, neden haram oluyor?” diye sordu. Yahya bin Eksem: “Ey Resûlüllah’ın (SAV) torunu, lütfedip bu sualin cevabını açıklarsanız, bize büyük ihsan etmiş olursunuz.” dedi. Bunun üzerine Hz. İmam (RA): “Bu kadın bir cariye imiş. Sabahın erken saatlerinde bir adam ona şehvetle baktı, bu haram idi. Güneş çıktıktan sonra sahibinden satın alınca kendisine helal oldu. Öğle zamanı azad etti, yine haram oldu. İkindi zamanı gelince onunla evlendi, yine helal oldu. Akşam olunca zihar denilen yemini edince tekrar haram oldu. Yatsı vakti zihar yemininin keffaretini verince tekrar helal oldu, gece yarısında tek talak ile boşadı, haram oldu. Sabah olunca bundan vazgeçti, tekrar helal oldu.” diye bu soruyu açıkladı. Yahya bin Eksem: “Allah-ü Teala (CC) Hz.leri senden razı olsun. Resulüllah (SAV) Efendimiz’in soyundan olmayana bu maharet ve ilim nasib olmaz.” deyince Halife Me’mun buna sevinerek o mecliste kızı Ümmü Fadlı İmam-ı Muhammed Cevad Taki Taki (RA) Hz.leri’ne nikahladı. İmam-ı Muhammed Cevad Taki Taki (RA) Hz.leri daha küçük yaşta büyük ve derin alim olmuştur. Me’mun kızı Ümmü Fadlı Hz. İmam’a nikâh edince onları Medine’ye gönderdi. Hz. İmam ve hanımı Kûfe'ye vardılar. Hz. imam bir mescide girdi. Abdest almak için su istedi. Caminin avlusunda bulunan ve meyve vermemiş olan bir sidre ağacının dibinde abdest aldı. Namaz kıldıktan sonra ağacın yanına geldiler. Ağaç taze meyve vermişti. Meyve çok tatlı ve çekirdeksiz idi. Cami cemaati o meyvelerden bereketlenmek için yediler.[1]
İmam-ı Muhammed Cevad Taki Taki (RA) Hz.leri usul-i zikir ve tasavvufu (tarikatı) babası İmam-ı Ali Rıza Taki (RA) Hz.leri’nden alarak Füyuzat-i Maneviyyc ve Esrar-ı Muhammediyye’ye mazhar olmakla, Takilerin serveri ve safilerin rehberi bir Nur-i Rabbani olmuştur.
|